Hilkatin Haşyetine Dâir
Öğrencilerin teneffüs için bahçeye çıktığı kısa bir an oldu bugün. Başımı kaldırıp az önce sınıftan çıkan çocukların koşuşturmalarının izlerinin kaldığı boş sınıfa baktım. Perde usul usul sallanıyordu. Hilkatin, yaşamanın, nefes almanın, bizatihi kendi varoluşumun haşyetinden gözlerimin dolduğu zamanlar oluyor. Bir anda, öylesine dururken; ya da bir acının, bir sıkışmışlığın beni dönüştürüşündeki o tatlı acının içinde kıvranırken. Hiç bilmediğim, hiç deneyimlemediğim bir şeyin içine kendimi atıp orada öylece çırpınışlarımı izlemeyi seviyorum. Kalbim bu bilinmezliğin içinde bir kuş gibi çırpınırken dimdik durmaya çalışan başımı, hiç o yana bu yana kaymadan doğrudan parıldayan büyük kahverengi gözlerimi çok seviyorum. Bir insanın hayatının başka hayatlarla karşılaştırılamayacak bir hayat olmasının yolu hayatın doygunluğuna kendine özgü bir şekilde ermesidir. İyi ve kötü tecrübelerle, hep yeni ümitler ve hayal kırıklıklarıyla, başarılar ve başarısızlıklarla, sayısız deneme ve yanılmayla, sonsuz iniş çıkışlarla.Kemale ermek bana göre hayatın gerilim alanını tümüyle tecrübe etmekle ve onun uçurumları hakkında bir izlenim edinmekle olur. Tam da bir çok zorluk ve başarısızlıkla dolu bir hayat, sahiden yaşıyor olma ve hayatı bütün bereketiyle yaşama duygusunu verebilir insana. Bugün, gün neredeyse pembe- mor tonlarda batıyor. Kendimi güzel, dupduru, zarif ve duygusal hissediyorum. Ve diri…
Yorumlar
Yorum Gönder